Ermeniler ile Azerilerin, 1988 - 1994 Yılları arasında Dağlık Karabağ bölgesi yüzünden çıkan çatışmaları ve sıcak savaşlarının esas nedeni, bölgedeki Ermeni etnik nüfusunun ezici çoğunluğu ve bu nüfus çoğunluğuna rağmen bölgenin her defasında Azerbaycan'a bağlanması ve Bölge Ermenileri ile Ermenistan'ın bölge üzerinde hak iddia etmeleridir.
1988 Yılında başlayan milliyetçi , şövenist ve radikal dinci akımların ortaya çıkmasıyle, 70 yıldır iç içe kardeş gibi yaşayan Ermeni ve Azeri Halkları birbirlerine düşman gözü ile bakmaya başlamış, sosyalizmin amansız düşmanı kapitalizmin sömürücü emperyalist güçleri de olayları dürtmeye başlayınca iki halk kanlı bıçaklı düşman olmuşlar birbirine ve ardından yaralamalar, öldürmeler, işgaller, kardeşlik sona ermiş ve sayıları yüzbinleri bulan göçler, mülteciler devri başlamıştır.
Aşağıda tarih sırasına göre bu kanlı çatışmanın ve ayrışmanın etaplarını göreceksiniz.
1- Askeran Çatışması : Ermeni çoğunluklu Dağlık Karabağ Milli Konseyi, 1988-Şubat ayında Karabağ'ın Ermenistan Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanması için Moskova'dan talepte bulunur, aradan iki gün geçtikten sonra Hankendi Kentinde bir kaç Azerinin öldürüldüğü dedikodusu yayılır.
Bunun üzerine 22.Şubat.1988 günü kalabalık bir Azeri gurubu, olayın aslını öğrenmek için Yerel Karabağ Komünist Merkezini kuşatır ve bilgi ister, ancak verilen bilgiyi kifayetsiz bularak Karabağ Bölgesine doğru şiddet hareketinde bulunmak üzere yürüyüşe geçer.
Bölgeye gitmesine izin verilmeyen taşkın Azeriler, yakın köylerdeki Ermenilerede saldırırlar, olayın dahada vahim bir hal alacağını gören yetkililer 1000 kadar polisle gurubun yolunu keser ve ilerlemelerini önler ama çatışmalarda, Askeran'da 2 Azeri ölür, 50 ye yakın Ermeni Köylü ile sayıları belirsiz Azeri isyancı ile görevli polis yaralanır.
2- Sumgayıt Pogromu (Şiddet girişimi) : 27.Şubat.1988 Günü Sumgayıt Kentinde meydana gelen olayda iki ayrı iddia söz konusu olmakta,
Birincisine göre :
Kentde, Karabağ'ın Azerbaycan Devleti'ne bağlı olmasını hazmedemeyen Ermenilere sokakta, hatta apartmanlarında saldırılar düzenleyen birtakım Azeri şövenist guruplar;
İkincisine göre ise:
Saldırıyı yapan guruplar Azeri kökenli değil, aksine Ermeni kökenli özgürlükçü guruplar ve bu guruplar Karabağ'ın bağımsız ve özgür bir bölge olmasına karşı çıkanlara saldırmakta ;
Sonuçta saldırılar çoğalır ve ardından yağma, talan girişimleri başlar, yerel polis güçleride pek etkin olmayınca olaylar büyür.
Şiddet olaylarının bilançosu, CCCP Genel Savcılığı'nın açıklamasına göre 26 sı Ermeni, 6 sı Azeri olmak üzere 32 kişi yaşamını yitirmiştir.
Görgü tanıklarına göre ise bu sayı 32 değil en az 200 kişinin öldürüldüğüdür.
3- Kirovabad Pogromu : Kasım-1988 de Kirovabad (Bugünkü Gence) Kentinde, Azeriler tarafından Ermenilere karşı başlatılan şiddet hareketi, ölüm vakası görülmemiştir.
4- Kugark Katliamı : Ekspress-Khronika Gazetesinin haberine göre yine olayların sıklıkla meydana geldiği zamanlarda yani Kasım-1988 lerde, Ermenistan Devleti'nin Kugark kasabasında meydana gelen Azerilere yönelik katliamda 21 Azeri hunharca öldürülmüş ve bunların 12 side yakılmıştır.
5- Bakü Katliamı : 13-20 Ocak.1990 larda, Bakü'de Azeriler tarafından Ermeni Sakinlerine yönelik pogrom olayında bir kaynağa göre 48 kişi, başka bir kaynağa göre ise 66 kişi can vermiştir.
6- Kara Ocak :
Etnik gruplar arasındaki çekişme iki
ülkenin nüfusunun, Azerbaycan'daki Ermenileri Ermenistan'a ve Ermenistan'daki
Azerileri Azerbaycan'a dönmeye zorlamıştır.[30] Ocak 1989'da Dağlık Karabağ'ın
durumunun Moskova'daki merkezi hükûmetin geçici olarak bölgeyi kontrol altına
almasına kadar büyümüş ve bu hareketi çok sayıda Ermeni tarafından memnuniyetle
karşılanmıştır.[31] 1989 yazın Azerbaycan Halk Cephesi önderleri ve her zaman
artan destekçileri, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni Ermenistan'a
karşı demiryolu ve hava ablukasını uygulamaya zorlamaya başarmış ve kargo ve
malların %85'inin demiryolu vasıtasıyla ulaştıran Ermenistan'ın ekonomisini
felce uğratmışlardır (SSCB'nin geri kalan yerlerden Nahçıvan da kesilmiş
oldu).[30] Ermenistan'a giden demiryolu servislerin engellenmesi kısmen Ermeni
militanların Ermenistan'a giren Azeri tren ekiplerine saldırması yüzünden
olmuştur. Daha sonra tren ekipleri Ermenistan'a gitmeyi reddetmeye
başlamışlardır.
Ocak 1990'da Bakü'de Ermenilere ve
onların Karabağ'daki tecavüzlerine sessiz kalan Sovyetler birliğine karşı halk
itirazları yapılmıştır, bunun üzerine Gorbaçov olağanüstü hal ilan etmek ve
düzeni geri getirmek için MVD birliğini göndermiştir. Birlikte bazı kaynaklarca
ermeni kökenli askerler çoğunluk teşkil ediyorlardı. Sokağa çıkma yasağı
belirlenmiş ve askerler ile kabaran Azerbaycan Halk Cephesi arasında çatışmalar
yagın olmuştur. Bir olayda Bakü'de binlerle Azeri ve 8 MVD askeri
öldürülmüştür.[33] Yine ermenilerce bir iddiaya göreyse bu süre içinde
Azerbaycan Komünist Partisi, kentteki Ermeni nüfusunu korumaktan ziyade partiyi
iktidarda tutmayı düşünüp MVD askerlerini göndermeyi gecikmiştir, fakat şehirde
bir yerli devlet silahlı birliğinin bulunmadığı da bilinmektedir.[34] Aynı
zamanda "Kara Ocak" (Qara Yanvar) olarak anılan olaylar, Azerbaycan
ile Rusya arasındaki ilişikleri belirlemiştir. Aralık 1988'de çatışma Kirovabad
ve Nahçıvan dahil olmak üzere Azerbaycan'ın diğer kentlere de yayılmıştır. Orda
Sovyet Ordusu, Ermenilere yönelik saldırlarını durdurmaya çalıştığı zaman 7
kişi (4'ü asker) öldürülmüş ve yüzlerce kişi yaralanmıştır.
7- Koltso Harekâtı :
Silah deposu olarak kullanıldığı
şüphelenilen Gandzasar manastırı da Sovyet güçlerinin hedef olmuştur. Fakat
sempatizan olan Rus subayı aramanın yapılmasını reddetmiştir.
Ana madde: Koltso Harekâtı (1991)
30 Nisan-15 Mayıs 1991'de Sovyetler
Birliği MVD (Министерство внутренних делve / İçişleri Bakanlığı) ve Savunma
Bakanlığı (Министерство обороны), Dağlık Karabağ Özerk Oblastının Şaumyan
ilinde Koltso Harekâtı (Rusça: Операция Кoльцo / anlamı: "Halka Harekâtı")
kod adı altında MVD birlikleri ve OMON (Отряд милиции особого назначения / Özel
amaçlı polis ekibi) ekiplerini kullanıp ve resmî olarak bir "pasaport
kontrol işlemi" gerekçesini göstererek, Dağlık Karabağ'daki yasadışı[36]
Ermeni milis müfrezelerini silahsızlandırmayı amaçlamışlardır.
Ancak, belirtilen amaçlarına aykırı bir
şekilde, Sovyet askerleri (Sovyet 4. Ordusuna bağlı 23. Motorize Piyade Tümeni)
ve ağırlıklı olarak Azerilerin bulunduğu OMON ve ordu birlikleri, Şaumyan'daki
Ermenilerle meskûn 24 köyü zorla boşalttırmıştır.
8- Hocalı Katliamı :
25 Şubat 1992'de Hocalı kentinde,
"Memorial" İnsan Hakları Savunma Merkezi[37] ve İnsan Hakları İzleme
Örgütü'ne göre[38][39] Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ordusuna bağlı
366. Motorize Piyade Alayı'ın desteğindeki Ermenistan Silahlı Kuvvetleri
tarafından Azeri siviller öldürülmüşlerdir. 10.000 nüfuslu Hocalı’da olaylar
sırasında yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında
verilen resmi rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri
sayısının 1.300 kişi olduğu söylenmektedir (Zaman qazetesi). Saldırılar sırasında
Hocalı’da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın,
çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk
gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700’den fazla çocuk anne ya
da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise 1.000’in üzerindedir. Katliama tanık
olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır:
“Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin
düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle
bir günde 1.300 Azerbaycan Türk’ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün
dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi
ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizlemeye
çalıştılar. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından
kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi
altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının
ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü
sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı
anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi
kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12
kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.”
9- Ağdaban'a saldırı :
Turan ve AssA-İrade'nin Azerbaycan Savunma
Bakanlığı'na dayanarak yaptığı açıklamaya göre, 8 nisan 1992'de Kelbecer
Rayonu'nun Ağdaban köyüne yönelik düzenlenen saldırıda en az 21 sivil ölmüş ve
yaklaşık 60 kişi yaralanmıştır.[40] Diğer bir kaynağa göre ise Ermenistan
güçlerinin yaptığı saldırılarda 99 sivilin öldürüldüğü ve 140 sivilin ise
yaralandığı söylenmektedir.
10- Maragha Katliamı :
10 Nisan 1992 tarihinde Terter rayonu'nun
Maragha köyü Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından saldırılmış ve Ermeni
siviller öldürülmüştür. Zararlarını gözeten ve görgü tanıklarıyla röportaj
yapan Caroline Cox'a göre, Azerbaycanlı askerler yaklaşık 45 köylünün başını
kesmiş ve köyü yakıp yağmalamışlardır. Ve yaklaşık 100 Maragha'lı kadın ve
çocuğu kaçırmışlardır.
11- Tahran Görüşmesi :
7 Mayıs'ta İran İslam Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, Levon Ter-Petrosyan ve Yakup Mamedov'u
Tahran'a davet etmiş ve 8 Mayıs'ta[43] görüşmüş ve barış anlaşmasının temel
ilkeleri belirten communiqué'yi imzalamışlardır.
12- Şuşa Muharebesi :
Ermeni kuvvetlerinin Karabağ savaşı'ında
kazandıkları ilk kayda değer askeri zaferdir. Şuşa kasabası'nın ele geçirilmesi
aynı zamanda Stepanakert'in ele geçirilmesinin tek yoluydu.[45][46] Ağırlıklı
olarak dağlık alanlardan oluşan Şuşa'nın ele geçirilmesi için oluşturulan
komando birliğinin başındaki Arkadi Ter-Tadevosyan farklı stratejiler
uyguladı.[47] Buna göre özellikle diaspora kanadından savaşa katılan aralarında
Taşnak mensuplarınında bulunduğu Ermeni gönüllü alaylarının sık ve aralıklarla
daha önce seçilmiş Azeri noktalarına saldırılar planlandı. Nitekim kısa bir
süre sonra çözülmeye başlayan Azeri kuvvetlerine karşı 8 Mayıs 1992'de yaklaşık
1.000 kişilik birlikten oluşan Ermeni kuvvetlerinin Şuşa harekatı gerçekleşti.
Ağır toplarla karşılık vermeye çalışan Azeri birliklerine karşı yaklaşık 2 gün
süren çatışmalardan sonra Şuşa tamamen Ermeni birliklerinin kontrolüne
geçti.
13- "Laçın Koridoru" nun
açılması :
1992 Haziran - Temmuz Karabağ Savaşı
taarruzları
1 Haziran 1992'de Ebulfez Elçibey
Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçilmiş ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri taarruzu
başlatmıştır. Azerbaycan Ordusu 12 Haziran'da Asgeran (Şaumyan), 7 Temmuz'da
Akdere (Mardakert)'yi geri almıştır.
14- Mardakert ve Martuni taarruzları :
Saldırı 27 Haziran'da, Melkonian
savaşçıların karşı koymaya çalıştıkları Jardar köyünün yakınlarına doğru
başlatıldı. Tanksavar mermileri Azerilerin zırhlarını yok etti ve müfrezelerin
istilaya karşı koymalarını sağladı[kaynak belirtilmeli]. Sıcak çatışma
bölgelerinde manevra alanı kısıtlı olduğunda ve savunucuların bu araçları kolaylıkla
vurduğu hassas hedeflerde zırhlı araçların hazır bulunmasının faydasız olduğu
kanıtlandı. İlerleyen günlerde ve haftalarda Azeriler tarafından birkaç saldırı
daha yapıldı. Bu saldırıların hepsi savuşturuldu ve Melkonyan'ların
örgütlenmesi ve liderliği itibar kazandı.[49] Sonraki saldırılar her iki
taraftan da yüzlerce daha fazla erkek ve zırhlı araç içeriyordu. Her bir
tarafta da çok sayıda zayiat olmasına rağmen, Azerilerin ölü ve yaralıları
Ermenilerinkinden çok daha fazlaydı.
15- Kelbecer Muharebesi :
Şubat 1993'te Ermeni güçleri Şaumyan'ı
geri almış ve Elçibey askerî başarısızlığından dolayı Süret Hüseynov'u
hükûmetinden kovmuştur. Yerli Ermeni güçleri 27 Mart - 5 Nisan arasında
Kelbecer Rayonu ele geçirmiştir. Bu saldırı üzerine Nisan 30'da Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi 822 sayılı kararını alıp Ermeni güçlerinin Kelebecer
ve son dönemde işgal edilen bölgelerden geri çekilmesi için uyarıda
bulunmuştur.
16- 1993 Yaz taarruzları :
4 Haziran'da Gence'de Süret Hüseynov
Elçibey'e karşı isyanı başlatınca 15 Haziran'da Heydar Aliyev Azerbaycan
Meclisi sözcüsü olmuş ve 18 Haziran'da Elçibey Bakü'den kaçmıştır. 24
Haziran'da Aliyev'e cumhurbaşkanının olağanüstü yetkisi verilmiş ve Süret
Hüseynov başbakanlığına getirilmiştir. Azerbaycan'ın siyasi karışıklığı felaket
getiren askerî mağlubiyete yol açmıştır. Ermeni güçleri, 28 Haziran'da
Mardakert'ı, 23 Temmuz'da Ağdam'i ele geçirmiştir. Bu saldırı üzerine Temmuz
29'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 853 sayılı kararını alıp Ağdam ve
son dönemde işgal edilen bölgelerin gasbından dolayı kınamış ve Ermeni
güçlerinin Ağdam ve son dönemde işgal edilen bölgelerden geri çekilmesi için
uyarıda bulunmuştur. Fakat Ermeni güçleri 23 Ağustos'ta Füzuli, 26 Ağustos'ta
Cebrail, 31 Eylül'de Kubatlı'yı ele geçirmişlerdir.
17- 1993 Güz taarruzları :
Eylül ayın başında Moskova'da Haydar
Aliyev ve Robert Koçaryan gizlice görüşmüşlerdir. 14 Ekim'de Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi 874 sayılı kararını alıp Ermeni güçlerin işgal
edilen bölgelerden geri çekilmesine dair takvimi ayrıntlı bir şekilde
belirtmiştir. Fakat Ekim ayın sonlarında Ermeni güçleri tekrar ilerlemeye
başlamış ve Zengilan, Goradiz kasabasını ele geçirmişlerdir. Bu saldırıları
üzerine 12 Kasım'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 884 sayılı kararını
alıp Ermenileri kınamıştır.
18- 1993-1994 Kış taarruzları :
Aralık 1993'te Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri
Karabağ'ın bütün cephelerinde insan dalgası hücum taktiğiyle sürpriz baskın
düzenlemiştir. İlk aşamada cephenin kuzey ve güneyde Ermeni mevkileri ezmiştir.
Fakat iki aylık kış taarruzu başarısız olmuş ve taarruz sırasında Azerbaycan
Silahlı Kuvvetleri, 5.000[30] - 8.000[50] askeri kaybetmiştir.
19- Türkiye ve İran'ın diplomatik
müdahaleleri :
Ermeni kuvvetlerinin Nahçıvan'a
ilerlemesi üzerine Türkiye başbakanı Tansu Çiller, Ermenistan'ı buraya
saldırmamaları konusunda uyardı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı birlikler
Ermenistan sınırına doğru kaydırılmaya başlandı.
İran taraflar arasında arabuluculuk
yaparak çatışmaların 7 Mayıs 1992'de geçici olarak sona ermesini sağlamıştır.
Ermeniler'in ilerlemeyi sürdürmesiyle 18 Mayıs'ta İran'ın arabuluculuk
faaliyetleri tamamen çökmüştür.
20- Ateşkes Bişkek Protokolü :
Aralık 1993'te Azerbaycan Silahlı
Kuvvetleri'nin başlattığı kış taarruzlarının askeri başarısızlıkla
sonuçlanmasından sonra dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev
diplomatik kanalları kullanarak barış koşullarını aramaya başlamıştır. 4 - 5
Mayıs 1994'ta Bağımsız Devletler Topluluğu Parlamentolararası Meclisi, Rusya
Federasyonu Federal Meclisi ve Dışişleri Bakanlığı'nın inisiyatifleri ve
Kırgızistan Cumhuriyeti Konseyi'nin evsahipliğiyle müzakereler düzenlendi. Bu
görüşmeler sonrasında 16 Mayıs 1994'te Moskova'da Azerbaycan Cumhuriyeti ve
Ermenistan Cumhuriyeti'nin savunma bakanları ile Dağlık Karabağ Savunma
Ordusu başkumandanı ateşkes anlaşmasını imzalamışlardır.
21- Askerî güçler :
1993 - 1994 yılları arasında çatışmaya
dahil edilen insan gücü ve askerî araçları tahminen şöyledir:
Taraf Askerî
personel Top Tank Zırhlı personel
taşıyıcı Zırhlı muharebe aracı Savaş uçağı
Dağlık Karabağ 20.000 16 13 120 N/A N/A
Ermenistan 20.000 170 160 240 200 N/A
Azerbaycan 42.000 30 21 39 12 3
Savaşın bazı dönemlerinde Şamil Basayev liderliğindeki Çeçen isyancıları ve Afganistanlı
mücahitleri de Azerbaycan Cumhuriyeti'nin safında savaşmışlardır.
22- Göç :
1994 yılına kadar süren savaşta
800.000-1.055.407[56] Azeri Ermenistan ve işgal edilen bölgeden Dağlık Karabağ
dışındaki Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarına, 230.000 Ermeni ise Azerbaycan
Cumhuriyeti'nden büyük kısımda Ermenistan Cumhuriyeti ve kısmen Dağlık
Karabağ'a göç etmek zorunda kaldı.
Ateşkes sonrası çatışmalar :
2008 Mardakert Çarpışması :
1994 yılında Ermenistan ile Azerbaycan
arasında imzalanan ateşkes anlaşmasından sonra farklı çaplarda karşılıklı
birçok saldırı gerçekleşti. Bunlardan en büyüğü 2008 yılında Ermenistan'da
yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra Martakert'te meydana geldi.
Ermenistan Dişişleri Bakanlığının açıklamasına göre Azerbaycan güçleri meydana
gelen iç karışıklığı fırsat olarak görüp ağır toplar kullanarak Martakert
bölgesine gece operasyonu düzenledi. Ermenistan Savunma Bakanlığı gece yarısı
açıklama yaparak Martakert bölgesinin sınır hattının 3-4 saatliğine Azerbaycan
kontrolüne geçtiğini açıklarken devam eden çatışmalar sonrasında bölgede
kontrolünün tekrar sağlandığını açıkladı. Buna karşılık Azerbaycan Savunma
Bakanlığı ise ülke ajanslarına verdiği bilgide Ermenistan'da gerçekleşen
seçimler sonrasında gündem değiştirmeye çalışan Ermeni tarafının Azeri sınır
bölgesine belli aralıklarla saldırılar gerçekleştirdiğini açıkladı.
Zararlar :
Azerbaycan Cumhuriyeti :
Toplam uzunluğu 25 bin km olan otomobil
yolu, toplam uzunluğu 3984 m olan 160 köprü, 14.500 km uzunluğunda elektrik
hattı, 2500 elektrik trafosu, 2.000 km gaz boru hattı, 160 su deposu, 34'ten
fazla gaz dağıtım istasyonu tahrip edilmiştir.[58]. Toplam 140.000 öğrenci
kapasiteli olan 600 okul,53 bin öğrenciye hizmet veren 65 meslek lisesi,2
yüksek öğrenim kurumu yok edilmiştir.[59].700 kadar sağlık ocağı,bu bağlamda
800 yataklı hastane,poliklinikler,doğum evleri,eczane binaları,acil yardım
hastaneleri dağıtılmıştır.Sağlık hizmetlerine verilen zarar toplam 1,2 milyar
dolara yakındır.[60] Bülbül'ün müzikolog ve ressam Mir Möhsün Nevvab'ın hatıra
müzeleri talan edilmiştir. Hocalı'daki "Dairevi Mabet" (1356-1357) ve
"Türbe" (14.yüzyıl)nin akıbeti belli değildir.[61]. Azerbaycan
Cumhuriyeti toplam 22 milyar dolar meblağında zarara uğramıştır.[62]
Ermenistan Cumhuriyeti :
Dağlık Karabağ m.ö. IV asırdan itibaren
kadim Alban devletinin bir parçası olmuş ermeni tarihçiler tarafından m.ö. II
yüz yılda Ermen devleti tarafından ermeni topraklarına katıldığı iddia
edilmektedir. Fakat tamamen dağlık bir bölge olan arazinin fethi mümkün
görülmemektedir diğer bir taraftan Ermen devletinin Azerbaycan/Atropaten
topraklarına saldırdığı tarihçilerce bilinmektedir. Mümkün ki, m.s. II yüz
yılda Arşakiler sülalesinden bir kesim Karabağ bölgesinde vassal bir devlet
kurmuştur. Çünkü sonraki asırlarda Karabağ kaynaklarda Artsah/Arsak diye
isimlenmektedir. Fakat tabi günümüz Ermenileri bu ismi kendilerininki diye
tanımlamaktalar ve Karabağın ermeni toprağı olmasının en büyük ispatı diye
görmekteler. Yine II yüzyıldan itibaren bazı kesintilerle Arsak Arşakileri
Albanya hakimiyetine gelmekteler. Onların bu hakimiyeti VI yüz yıla kadar
sürüyor. Karabağda hakimiyete Girdmandan olan mihrani ve yahut maranlı
Sasanilerle akrabalığı olan bir sülale geçiyor. Arşaklılar/Arşakilerden sonra
maranlılar Albanya Hakimiyetine geçiyor. Bu bir daha Karabağla kuzey
Azerbaycan'ın sık bağlılığını Albanya devleti ile Karabağ ilişkilerinin
kadimliğini ve bütünlüğün göstermektedir. Yine kendince kaynakları sebep
gösteren ermeni topluluğu 1988-lerden başlayan katliamlar serisi sonucu
Karabağ'ın işgalinden sonra 1994 yılında kendi cumhuriyetlerini ilan ediyorlar.
Bu daha çok bir politik gidişat diye değerlendirilmektedir. Son zamanlar
Sarkisyanın dahi ifade ettiği üzere arazide askeri birlikler hüküm sürmekte bu
sebepten dolayı cumhuriyet yalnız Azerbaycan değil diğer devletler tarafından
dahi tanınmamıştır.
Son durum :
Daha sonra imzalanan ateşkes
antlaşmasıyla günümüze kadar süren barış görüşmeleri başlamış oldu [kaynak
belirtilmeli]. Günümüzde Dağlık Karabağ ve çevresindeki 7 il Ermeni işgali
altındadır ve bölgeyi Dağlık Karabağ Cumhuriyeti adında fiilen bağımsız
tanınmayan bir devlet yönetmektedir.
Dağlık Karabağ / Hocalı Katliamı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder