2.3.17

Ermenistan - Azerbaycan Savaşı




Ermeni - Azeri Çatışmaları ve Ermenistan - Azerbaycan Savaışı :

Ermeniler ile Azerilerin, 1988 - 1994 Yılları arasında Dağlık Karabağ bölgesi yüzünden çıkan çatışmaları ve sıcak savaşlarının esas nedeni, bölgedeki Ermeni etnik nüfusunun ezici çoğunluğu ve bu nüfus çoğunluğuna rağmen bölgenin her defasında Azerbaycan'a bağlanması ve Bölge Ermenileri ile Ermenistan'ın bölge üzerinde hak iddia etmeleridir.


1988 Yılında başlayan milliyetçi , şövenist ve radikal dinci akımların ortaya çıkmasıyle, 70 yıldır iç içe kardeş gibi yaşayan Ermeni ve Azeri Halkları birbirlerine düşman gözü ile bakmaya başlamış, sosyalizmin amansız düşmanı kapitalizmin sömürücü emperyalist güçleri de olayları dürtmeye başlayınca iki halk kanlı bıçaklı düşman olmuşlar birbirine ve ardından yaralamalar, öldürmeler, işgaller, kardeşlik sona ermiş ve sayıları yüzbinleri bulan göçler, mülteciler devri başlamıştır.

Aşağıda tarih sırasına göre bu kanlı çatışmanın ve ayrışmanın etaplarını göreceksiniz.

1- Askeran Çatışması : Ermeni çoğunluklu Dağlık Karabağ Milli Konseyi, 1988-Şubat ayında Karabağ'ın Ermenistan Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanması için Moskova'dan talepte bulunur, aradan iki gün geçtikten sonra Hankendi Kentinde bir kaç Azerinin öldürüldüğü dedikodusu yayılır.

Bunun üzerine 22.Şubat.1988 günü kalabalık bir Azeri gurubu, olayın aslını öğrenmek için Yerel Karabağ Komünist Merkezini kuşatır ve bilgi ister, ancak verilen bilgiyi kifayetsiz bularak Karabağ Bölgesine doğru şiddet hareketinde bulunmak üzere yürüyüşe geçer.

Bölgeye gitmesine izin verilmeyen taşkın Azeriler, yakın köylerdeki Ermenilerede saldırırlar, olayın dahada vahim bir hal alacağını gören yetkililer 1000 kadar polisle gurubun yolunu keser ve ilerlemelerini önler ama çatışmalarda, Askeran'da 2 Azeri ölür, 50 ye yakın Ermeni Köylü ile sayıları belirsiz Azeri isyancı ile görevli polis yaralanır.  

2- Sumgayıt Pogromu (Şiddet girişimi) : 27.Şubat.1988 Günü Sumgayıt Kentinde meydana gelen olayda iki ayrı iddia söz konusu olmakta,

Birincisine göre :
Kentde, Karabağ'ın Azerbaycan Devleti'ne bağlı olmasını hazmedemeyen Ermenilere sokakta, hatta apartmanlarında saldırılar düzenleyen birtakım Azeri şövenist guruplar;

İkincisine göre ise: 
Saldırıyı yapan guruplar Azeri kökenli değil, aksine Ermeni kökenli özgürlükçü guruplar ve bu guruplar Karabağ'ın bağımsız ve özgür bir bölge olmasına karşı çıkanlara saldırmakta ;
Sonuçta saldırılar çoğalır ve ardından yağma, talan girişimleri başlar, yerel polis güçleride pek etkin olmayınca olaylar büyür.
Şiddet olaylarının bilançosu, CCCP Genel Savcılığı'nın açıklamasına göre 26 sı Ermeni, 6 sı Azeri olmak üzere 32 kişi yaşamını yitirmiştir.
Görgü tanıklarına göre ise bu sayı 32 değil en az 200 kişinin öldürüldüğüdür.

3- Kirovabad Pogromu : Kasım-1988 de Kirovabad (Bugünkü Gence) Kentinde, Azeriler tarafından Ermenilere karşı başlatılan şiddet hareketi, ölüm vakası görülmemiştir.

4- Kugark Katliamı : Ekspress-Khronika Gazetesinin haberine göre yine olayların sıklıkla meydana geldiği zamanlarda yani Kasım-1988 lerde, Ermenistan Devleti'nin Kugark kasabasında meydana gelen Azerilere yönelik katliamda 21 Azeri hunharca öldürülmüş ve bunların 12 side yakılmıştır.

5- Bakü Katliamı : 13-20 Ocak.1990 larda, Bakü'de Azeriler tarafından Ermeni Sakinlerine yönelik pogrom olayında bir kaynağa göre 48 kişi, başka bir kaynağa göre ise 66 kişi can vermiştir.

6- Kara Ocak :


Etnik gruplar arasındaki çekişme iki ülkenin nüfusunun, Azerbaycan'daki Ermenileri Ermenistan'a ve Ermenistan'daki Azerileri Azerbaycan'a dönmeye zorlamıştır.[30] Ocak 1989'da Dağlık Karabağ'ın durumunun Moskova'daki merkezi hükûmetin geçici olarak bölgeyi kontrol altına almasına kadar büyümüş ve bu hareketi çok sayıda Ermeni tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.[31] 1989 yazın Azerbaycan Halk Cephesi önderleri ve her zaman artan destekçileri, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni Ermenistan'a karşı demiryolu ve hava ablukasını uygulamaya zorlamaya başarmış ve kargo ve malların %85'inin demiryolu vasıtasıyla ulaştıran Ermenistan'ın ekonomisini felce uğratmışlardır (SSCB'nin geri kalan yerlerden Nahçıvan da kesilmiş oldu).[30] Ermenistan'a giden demiryolu servislerin engellenmesi kısmen Ermeni militanların Ermenistan'a giren Azeri tren ekiplerine saldırması yüzünden olmuştur. Daha sonra tren ekipleri Ermenistan'a gitmeyi reddetmeye başlamışlardır.

Ocak 1990'da Bakü'de Ermenilere ve onların Karabağ'daki tecavüzlerine sessiz kalan Sovyetler birliğine karşı halk itirazları yapılmıştır, bunun üzerine Gorbaçov olağanüstü hal ilan etmek ve düzeni geri getirmek için MVD birliğini göndermiştir. Birlikte bazı kaynaklarca ermeni kökenli askerler çoğunluk teşkil ediyorlardı. Sokağa çıkma yasağı belirlenmiş ve askerler ile kabaran Azerbaycan Halk Cephesi arasında çatışmalar yagın olmuştur. Bir olayda Bakü'de binlerle Azeri ve 8 MVD askeri öldürülmüştür.[33] Yine ermenilerce bir iddiaya göreyse bu süre içinde Azerbaycan Komünist Partisi, kentteki Ermeni nüfusunu korumaktan ziyade partiyi iktidarda tutmayı düşünüp MVD askerlerini göndermeyi gecikmiştir, fakat şehirde bir yerli devlet silahlı birliğinin bulunmadığı da bilinmektedir.[34] Aynı zamanda "Kara Ocak" (Qara Yanvar) olarak anılan olaylar, Azerbaycan ile Rusya arasındaki ilişikleri belirlemiştir. Aralık 1988'de çatışma Kirovabad ve Nahçıvan dahil olmak üzere Azerbaycan'ın diğer kentlere de yayılmıştır. Orda Sovyet Ordusu, Ermenilere yönelik saldırlarını durdurmaya çalıştığı zaman 7 kişi (4'ü asker) öldürülmüş ve yüzlerce kişi yaralanmıştır.

7- Koltso Harekâtı :

Silah deposu olarak kullanıldığı şüphelenilen Gandzasar manastırı da Sovyet güçlerinin hedef olmuştur. Fakat sempatizan olan Rus subayı aramanın yapılmasını reddetmiştir.
Ana madde: Koltso Harekâtı (1991)
30 Nisan-15 Mayıs 1991'de Sovyetler Birliği MVD (Министерство внутренних делve / İçişleri Bakanlığı) ve Savunma Bakanlığı (Министерство обороны), Dağlık Karabağ Özerk Oblastının Şaumyan ilinde Koltso Harekâtı (Rusça: Операция Кoльцo / anlamı: "Halka Harekâtı") kod adı altında MVD birlikleri ve OMON (Отряд милиции особого назначения / Özel amaçlı polis ekibi) ekiplerini kullanıp ve resmî olarak bir "pasaport kontrol işlemi" gerekçesini göstererek, Dağlık Karabağ'daki yasadışı[36] Ermeni milis müfrezelerini silahsızlandırmayı amaçlamışlardır.

Ancak, belirtilen amaçlarına aykırı bir şekilde, Sovyet askerleri (Sovyet 4. Ordusuna bağlı 23. Motorize Piyade Tümeni) ve ağırlıklı olarak Azerilerin bulunduğu OMON ve ordu birlikleri, Şaumyan'daki Ermenilerle meskûn 24 köyü zorla boşalttırmıştır.

8- Hocalı Katliamı :

25 Şubat 1992'de Hocalı kentinde, "Memorial" İnsan Hakları Savunma Merkezi[37] ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre[38][39] Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ordusuna bağlı 366. Motorize Piyade Alayı'ın desteğindeki Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından Azeri siviller öldürülmüşlerdir. 10.000 nüfuslu Hocalı’da olaylar sırasında yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında verilen resmi rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri sayısının 1.300 kişi olduğu söylenmektedir (Zaman qazetesi). Saldırılar sırasında Hocalı’da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700’den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise 1.000’in üzerindedir. Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır:

“Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde 1.300 Azerbaycan Türk’ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizlemeye çalıştılar. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.”

9- Ağdaban'a saldırı :

Turan ve AssA-İrade'nin Azerbaycan Savunma Bakanlığı'na dayanarak yaptığı açıklamaya göre, 8 nisan 1992'de Kelbecer Rayonu'nun Ağdaban köyüne yönelik düzenlenen saldırıda en az 21 sivil ölmüş ve yaklaşık 60 kişi yaralanmıştır.[40] Diğer bir kaynağa göre ise Ermenistan güçlerinin yaptığı saldırılarda 99 sivilin öldürüldüğü ve 140 sivilin ise yaralandığı söylenmektedir.

10- Maragha Katliamı :

10 Nisan 1992 tarihinde Terter rayonu'nun Maragha köyü Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından saldırılmış ve Ermeni siviller öldürülmüştür. Zararlarını gözeten ve görgü tanıklarıyla röportaj yapan Caroline Cox'a göre, Azerbaycanlı askerler yaklaşık 45 köylünün başını kesmiş ve köyü yakıp yağmalamışlardır. Ve yaklaşık 100 Maragha'lı kadın ve çocuğu kaçırmışlardır.

11- Tahran Görüşmesi :

7 Mayıs'ta İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, Levon Ter-Petrosyan ve Yakup Mamedov'u Tahran'a davet etmiş ve 8 Mayıs'ta[43] görüşmüş ve barış anlaşmasının temel ilkeleri belirten communiqué'yi imzalamışlardır.

12- Şuşa Muharebesi :


Ermeni kuvvetlerinin Karabağ savaşı'ında kazandıkları ilk kayda değer askeri zaferdir. Şuşa kasabası'nın ele geçirilmesi aynı zamanda Stepanakert'in ele geçirilmesinin tek yoluydu.[45][46] Ağırlıklı olarak dağlık alanlardan oluşan Şuşa'nın ele geçirilmesi için oluşturulan komando birliğinin başındaki Arkadi Ter-Tadevosyan farklı stratejiler uyguladı.[47] Buna göre özellikle diaspora kanadından savaşa katılan aralarında Taşnak mensuplarınında bulunduğu Ermeni gönüllü alaylarının sık ve aralıklarla daha önce seçilmiş Azeri noktalarına saldırılar planlandı. Nitekim kısa bir süre sonra çözülmeye başlayan Azeri kuvvetlerine karşı 8 Mayıs 1992'de yaklaşık 1.000 kişilik birlikten oluşan Ermeni kuvvetlerinin Şuşa harekatı gerçekleşti. Ağır toplarla karşılık vermeye çalışan Azeri birliklerine karşı yaklaşık 2 gün süren çatışmalardan sonra Şuşa tamamen Ermeni birliklerinin kontrolüne geçti.


13- "Laçın Koridoru" nun açılması :

1992 Haziran - Temmuz Karabağ Savaşı taarruzları

1 Haziran 1992'de Ebulfez Elçibey Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçilmiş ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri taarruzu başlatmıştır. Azerbaycan Ordusu 12 Haziran'da Asgeran (Şaumyan), 7 Temmuz'da Akdere (Mardakert)'yi geri almıştır.

14- Mardakert ve Martuni taarruzları :

Saldırı 27 Haziran'da, Melkonian savaşçıların karşı koymaya çalıştıkları Jardar köyünün yakınlarına doğru başlatıldı. Tanksavar mermileri Azerilerin zırhlarını yok etti ve müfrezelerin istilaya karşı koymalarını sağladı[kaynak belirtilmeli]. Sıcak çatışma bölgelerinde manevra alanı kısıtlı olduğunda ve savunucuların bu araçları kolaylıkla vurduğu hassas hedeflerde zırhlı araçların hazır bulunmasının faydasız olduğu kanıtlandı. İlerleyen günlerde ve haftalarda Azeriler tarafından birkaç saldırı daha yapıldı. Bu saldırıların hepsi savuşturuldu ve Melkonyan'ların örgütlenmesi ve liderliği itibar kazandı.[49] Sonraki saldırılar her iki taraftan da yüzlerce daha fazla erkek ve zırhlı araç içeriyordu. Her bir tarafta da çok sayıda zayiat olmasına rağmen, Azerilerin ölü ve yaralıları Ermenilerinkinden çok daha fazlaydı.

15- Kelbecer Muharebesi :

Şubat 1993'te Ermeni güçleri Şaumyan'ı geri almış ve Elçibey askerî başarısızlığından dolayı Süret Hüseynov'u hükûmetinden kovmuştur. Yerli Ermeni güçleri 27 Mart - 5 Nisan arasında Kelbecer Rayonu ele geçirmiştir. Bu saldırı üzerine Nisan 30'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 822 sayılı kararını alıp Ermeni güçlerinin Kelebecer ve son dönemde işgal edilen bölgelerden geri çekilmesi için uyarıda bulunmuştur.

16- 1993 Yaz taarruzları :

4 Haziran'da Gence'de Süret Hüseynov Elçibey'e karşı isyanı başlatınca 15 Haziran'da Heydar Aliyev Azerbaycan Meclisi sözcüsü olmuş ve 18 Haziran'da Elçibey Bakü'den kaçmıştır. 24 Haziran'da Aliyev'e cumhurbaşkanının olağanüstü yetkisi verilmiş ve Süret Hüseynov başbakanlığına getirilmiştir. Azerbaycan'ın siyasi karışıklığı felaket getiren askerî mağlubiyete yol açmıştır. Ermeni güçleri, 28 Haziran'da Mardakert'ı, 23 Temmuz'da Ağdam'i ele geçirmiştir. Bu saldırı üzerine Temmuz 29'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 853 sayılı kararını alıp Ağdam ve son dönemde işgal edilen bölgelerin gasbından dolayı kınamış ve Ermeni güçlerinin Ağdam ve son dönemde işgal edilen bölgelerden geri çekilmesi için uyarıda bulunmuştur. Fakat Ermeni güçleri 23 Ağustos'ta Füzuli, 26 Ağustos'ta Cebrail, 31 Eylül'de Kubatlı'yı ele geçirmişlerdir.

17- 1993 Güz taarruzları :

Eylül ayın başında Moskova'da Haydar Aliyev ve Robert Koçaryan gizlice görüşmüşlerdir. 14 Ekim'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 874 sayılı kararını alıp Ermeni güçlerin işgal edilen bölgelerden geri çekilmesine dair takvimi ayrıntlı bir şekilde belirtmiştir. Fakat Ekim ayın sonlarında Ermeni güçleri tekrar ilerlemeye başlamış ve Zengilan, Goradiz kasabasını ele geçirmişlerdir. Bu saldırıları üzerine 12 Kasım'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 884 sayılı kararını alıp Ermenileri kınamıştır.

18- 1993-1994 Kış taarruzları :

Aralık 1993'te Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Karabağ'ın bütün cephelerinde insan dalgası hücum taktiğiyle sürpriz baskın düzenlemiştir. İlk aşamada cephenin kuzey ve güneyde Ermeni mevkileri ezmiştir. Fakat iki aylık kış taarruzu başarısız olmuş ve taarruz sırasında Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, 5.000[30] - 8.000[50] askeri kaybetmiştir.

19- Türkiye ve İran'ın diplomatik müdahaleleri :

Ermeni kuvvetlerinin Nahçıvan'a ilerlemesi üzerine Türkiye başbakanı Tansu Çiller, Ermenistan'ı buraya saldırmamaları konusunda uyardı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı birlikler Ermenistan sınırına doğru kaydırılmaya başlandı.

İran taraflar arasında arabuluculuk yaparak çatışmaların 7 Mayıs 1992'de geçici olarak sona ermesini sağlamıştır. Ermeniler'in ilerlemeyi sürdürmesiyle 18 Mayıs'ta İran'ın arabuluculuk faaliyetleri tamamen çökmüştür.

20- Ateşkes Bişkek Protokolü :

Aralık 1993'te Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri'nin başlattığı kış taarruzlarının askeri başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev diplomatik kanalları kullanarak barış koşullarını aramaya başlamıştır. 4 - 5 Mayıs 1994'ta Bağımsız Devletler Topluluğu Parlamentolararası Meclisi, Rusya Federasyonu Federal Meclisi ve Dışişleri Bakanlığı'nın inisiyatifleri ve Kırgızistan Cumhuriyeti Konseyi'nin evsahipliğiyle müzakereler düzenlendi. Bu görüşmeler sonrasında 16 Mayıs 1994'te Moskova'da Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti'nin savunma bakanları ile Dağlık Karabağ Savunma Ordusu başkumandanı ateşkes anlaşmasını imzalamışlardır.

21- Askerî güçler :

1993 - 1994 yılları arasında çatışmaya dahil edilen insan gücü ve askerî araçları tahminen şöyledir:

Taraf    Askerî personel  Top      Tank     Zırhlı personel taşıyıcı    Zırhlı muharebe aracı     Savaş uçağı
Dağlık Karabağ 20.000  16        13        120       N/A      N/A
Ermenistan        20.000  170       160       240       200       N/A
Azerbaycan       42.000  30        21        39        12        3
Savaşın bazı dönemlerinde Şamil Basayev liderliğindeki Çeçen isyancıları ve Afganistanlı mücahitleri de Azerbaycan Cumhuriyeti'nin safında savaşmışlardır.

22- Göç :

1994 yılına kadar süren savaşta 800.000-1.055.407[56] Azeri Ermenistan ve işgal edilen bölgeden Dağlık Karabağ dışındaki Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarına, 230.000 Ermeni ise Azerbaycan Cumhuriyeti'nden büyük kısımda Ermenistan Cumhuriyeti ve kısmen Dağlık Karabağ'a göç etmek zorunda kaldı.

Ateşkes sonrası çatışmalar :

2008 Mardakert Çarpışması :

1994 yılında Ermenistan ile Azerbaycan arasında imzalanan ateşkes anlaşmasından sonra farklı çaplarda karşılıklı birçok saldırı gerçekleşti. Bunlardan en büyüğü 2008 yılında Ermenistan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra Martakert'te meydana geldi. Ermenistan Dişişleri Bakanlığının açıklamasına göre Azerbaycan güçleri meydana gelen iç karışıklığı fırsat olarak görüp ağır toplar kullanarak Martakert bölgesine gece operasyonu düzenledi. Ermenistan Savunma Bakanlığı gece yarısı açıklama yaparak Martakert bölgesinin sınır hattının 3-4 saatliğine Azerbaycan kontrolüne geçtiğini açıklarken devam eden çatışmalar sonrasında bölgede kontrolünün tekrar sağlandığını açıkladı. Buna karşılık Azerbaycan Savunma Bakanlığı ise ülke ajanslarına verdiği bilgide Ermenistan'da gerçekleşen seçimler sonrasında gündem değiştirmeye çalışan Ermeni tarafının Azeri sınır bölgesine belli aralıklarla saldırılar gerçekleştirdiğini açıkladı.

Zararlar :

Azerbaycan Cumhuriyeti :

Toplam uzunluğu 25 bin km olan otomobil yolu, toplam uzunluğu 3984 m olan 160 köprü, 14.500 km uzunluğunda elektrik hattı, 2500 elektrik trafosu, 2.000 km gaz boru hattı, 160 su deposu, 34'ten fazla gaz dağıtım istasyonu tahrip edilmiştir.[58]. Toplam 140.000 öğrenci kapasiteli olan 600 okul,53 bin öğrenciye hizmet veren 65 meslek lisesi,2 yüksek öğrenim kurumu yok edilmiştir.[59].700 kadar sağlık ocağı,bu bağlamda 800 yataklı hastane,poliklinikler,doğum evleri,eczane binaları,acil yardım hastaneleri dağıtılmıştır.Sağlık hizmetlerine verilen zarar toplam 1,2 milyar dolara yakındır.[60] Bülbül'ün müzikolog ve ressam Mir Möhsün Nevvab'ın hatıra müzeleri talan edilmiştir. Hocalı'daki "Dairevi Mabet" (1356-1357) ve "Türbe" (14.yüzyıl)nin akıbeti belli değildir.[61]. Azerbaycan Cumhuriyeti toplam 22 milyar dolar meblağında zarara uğramıştır.[62]

Ermenistan Cumhuriyeti :

Dağlık Karabağ m.ö. IV asırdan itibaren kadim Alban devletinin bir parçası olmuş ermeni tarihçiler tarafından m.ö. II yüz yılda Ermen devleti tarafından ermeni topraklarına katıldığı iddia edilmektedir. Fakat tamamen dağlık bir bölge olan arazinin fethi mümkün görülmemektedir diğer bir taraftan Ermen devletinin Azerbaycan/Atropaten topraklarına saldırdığı tarihçilerce bilinmektedir. Mümkün ki, m.s. II yüz yılda Arşakiler sülalesinden bir kesim Karabağ bölgesinde vassal bir devlet kurmuştur. Çünkü sonraki asırlarda Karabağ kaynaklarda Artsah/Arsak diye isimlenmektedir. Fakat tabi günümüz Ermenileri bu ismi kendilerininki diye tanımlamaktalar ve Karabağın ermeni toprağı olmasının en büyük ispatı diye görmekteler. Yine II yüzyıldan itibaren bazı kesintilerle Arsak Arşakileri Albanya hakimiyetine gelmekteler. Onların bu hakimiyeti VI yüz yıla kadar sürüyor. Karabağda hakimiyete Girdmandan olan mihrani ve yahut maranlı Sasanilerle akrabalığı olan bir sülale geçiyor. Arşaklılar/Arşakilerden sonra maranlılar Albanya Hakimiyetine geçiyor. Bu bir daha Karabağla kuzey Azerbaycan'ın sık bağlılığını Albanya devleti ile Karabağ ilişkilerinin kadimliğini ve bütünlüğün göstermektedir. Yine kendince kaynakları sebep gösteren ermeni topluluğu 1988-lerden başlayan katliamlar serisi sonucu Karabağ'ın işgalinden sonra 1994 yılında kendi cumhuriyetlerini ilan ediyorlar. Bu daha çok bir politik gidişat diye değerlendirilmektedir. Son zamanlar Sarkisyanın dahi ifade ettiği üzere arazide askeri birlikler hüküm sürmekte bu sebepten dolayı cumhuriyet yalnız Azerbaycan değil diğer devletler tarafından dahi tanınmamıştır.

Son durum :

Daha sonra imzalanan ateşkes antlaşmasıyla günümüze kadar süren barış görüşmeleri başlamış oldu [kaynak belirtilmeli]. Günümüzde Dağlık Karabağ ve çevresindeki 7 il Ermeni işgali altındadır ve bölgeyi Dağlık Karabağ Cumhuriyeti adında fiilen bağımsız tanınmayan bir devlet yönetmektedir.


BENZER KONU :
Dağlık Karabağ / Hocalı Katliamı






Bizi Takip Edin

Share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder